Karaca Oğlan’ın ününden yararlanmak isteyen bazı âşıklar, çeşitli yollarla onu ve şiirlerini kendi memleketlerine götürmüşler ve aynı mahlası almışlardır.
Şiirlerin bağlandığı yerleşim bölgeleri zamanla Karaca Oğlanla ilgili ürünleri kendilerinin diye kabul ettirmiş ve o eserler de bir âşığa mal edilmiştir. Bu sebepten dolayı Türkiye içinde ve dışında Karaca Oğlan mahlaslı birden fazla âşık vardır.
XVI.Yüzyıl Karaca Oğlan’ı
Şehzade Mehmet için babası III.Murat (1574-1595),990 (1582) yılında 55 gün süren bir sünnet düğünü hazırlatır. Bu düğünde kimin yazdığı bilinmeyen Surnâme-i Hümâyûn adlı eserde bu düğün anlatılırken “Karaca Oğlan türküsü” sözü yer almaktadır.
Gelibolulu Âli’nin Mevaidü’n Nefais fi Kavaidi’l-Mecâlis (1008/1599-1600) adlı eserinde onun şiirlerinin okunduğundan söz edilir.
Ayrıca Berlin, Paris, Vatikan, Viyana kitaplıklarındaki bazı yazmalarda yer alan şiirler XVI. yüzyıl Karaca Oğlan’ına aittir.
Âşık Ömer’in Şairnamesi’nde “Karaca Oğlan ise eski meseldir”diye anılan âşık da XVI. yüzyıl Karaca Oğlan’ıdır.
Kısacası XVII. yüzyılın ünlü âşığının şiirleriyle karıştırılma oranı yüksek olan adaşı bu âşığımızdır.
Yozgatlı Karaca Oğlan:
M.Şakir Ülkütaşır,1933 yılında yayımladığı bir makalesinde bu âşığımızı gündeme taşırken üç yıl sonraki bir yazısıyla da yedi şiirini ortaya koyar. Daha sonra Nazım Tanju ve M. Öcal Oğuz da bu âşığımızla ilgilenmişlerdir.
Azerbaycanlı Karaca Oğlan:
Azerbaycan Türkleri Karaca Oğlan’ı kendi kültürlerinin temsilcisi olarak görürler ve ağız özellikleriyle onun şiirlerini okurlar. Hatta buradaki şiirlerin önemli bir bölümü Anadolu’da bilinmemektedir. Gul Mahmud adındaki halk hikayesine göre bir daha türkü söylememek için sazını gömen Karaca Oğlan üç ölünün hayata döndürülmesi için yeniden sazını ele alır.
Türkmenistanlı Karaca Oğlan
Türkmenistan Türkleri Karaca Oğlan’ın doğum yerini ülkedeki Kazan Dağı olarak kabul görürler. Onlara göre âşığımız, sevdiği kıza kavuşamayınca Osmaneli’ne göçmüştür. Şair’in hayatı da Türkmenistan’da bir tiyatro eseri haline getirilmiştir.
Diğer Karaca Oğlanlar
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde bir Karaca Oğlan Sultan’dan söz eder.
Şair Kâni’nin Divan’ında, kahvehane ve bozahane şairi olarak tanıtılan bir Karaca Oğlan vardır.
Kadirli çevresinde bir cenaze merasiminde âğıt okuyanlardan biri de yörede Karaca Oğlan diye tanınan aşıktır.
Ali Rıza Yalgın’ın Cenupta Türkmen Oymakları’nda şiirlerini yayımladığı Silifkeli Karaca Oğlan XIX.yüzyılda yaşamıştır.
Çukurova’da Kadirli’nin Şahaplı Köyünde de Karaca Oğlan adını taşıyan başka bir âşık yaşamıştır.
“ELİF ELİF DEYİ
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif deyi
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif deyi
Elif’in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif deyi
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sîneme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif deyi
Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif deyi
Karaca Oğlan eğmelerim
Gönül sevmez değmelerim
İliklemiş düğmelerin
Çözer Elif Elif deyi”( Sakaoğlu 2004:465-466).
Kaynakça: Açıköğretim Kaynakları