Fuat Köprülü’den bu yana pek çok araştırmacı âşık şiirinin özellikleriyle ilgili olarak açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu araştırmacılar: Saim Sakaoğlu, Hikmet Dizdaroğlu, Fahrettin Kırzıoğlu, Mehmet Yardımcı, Doğan Kaya’dır. Bu araştırmacıların görüşleri şu şekilde bir araya getirilebilir:
- Âşık şiiri başlangıç olarak M.Ö. III. dayanmaktaysa da Anadolu âşık şiirinin altı yüzyıllık geçmişi vardır.
- Âşık şiirinin belirli yazarları ve söyleyenleri olmakla birlikte bunlara âşık, ozan, saz şairi, kalem şairi, halk şairi ve kalem şuarası gibi adlar verilir. Âşık şiiri bu yönüyle anonim şiirden ayrılırken dinî-tasavvufî Türk halk şiirine yaklaşmaktadır.
- Toplumun büyük kesimi âşıkların söyledikleri şiirleri severek dinlemişler ve onlara yüzyıllar boyu saygı göstermişlerdir. Âşıklar halkın sözcüsü durumunda olarak onların söyleyemediklerini değişik kesimlere aktarmışlardır.
- Âşıklar, şiiri milli ölçümüz olan hece ölçüsüyle söylemişlerdir. Hece ölçüsü ozan- baksı edebiyatıyla kullanılmaya başlayarak XVI. yüzyıla kadar devam etmiştir. Bu yüzyıldan itibaren divan edebiyatı ve şairlerinin itibar görmesinden dolayı hecenin yanında aruz ölçüsüyle de şiirler söylemeye başlamışlardır.
- Âşık şiirinde birim dörtlük olmakla birlikte az da olsa ikiliklere ve değişik sayılardaki mısralardan oluşan bentlere de rastlanmaktadır.
- Âşık şiirinin dili içinde yaşadığı toplumun dilidir. Dil arı dildir fakat yaşanılan yöreye göre ağız özellikleri değişmektedir. Şiirlerin kelime dünyası oldukça geniş olmakla birlikte bazen iki değişik koşmanın kelime kadrosu ayak seslerinin dışında benzerlik gösterebilmektedir. Dile hakim olan âşıklar, kalem şairi veya saz şairi tıpkı roman ve hikayede olduğu gibi atasözü ve deyimlerden yararlanmışlardır. Söz sanatları ve tasvirler yapmacıklıktan gayet uzaktır.
- Âşık şiirinin konusu halkın yaşadığı hayattır. Bu sebeple yaşanılan coğrafya, mensubu olunan halk ve sorunları âşık şiirinde dörtlüklerle anlatılmıştır.
- Âşık şiiri geleneği temsil eden bir alan olduğu için belirli kurallara göre eserler verilir. Bu geleneğin içerisinde mahlas kullanmak önemli bir unsur olmakla birlikte şiirin tapusu konumundadır. Zamanla şiirin mahlas dörtlüğü ve yazarın adı kaybolduğu için parça anonimleşebilir.
- Âşık şiiri bir saz eşliğinde söylenmekle beraber zaman zaman müzik aletinin kullanılmadığı da görülebilir. Nitekim kalem şairleri eserlerini söylerken saz olmadan söylemektedirler. Müzik aletleri ozan-baksı edebiyatı döneminde kopuz iken, ozanın âşık olmasıyla birlikte yerini bağlamaya bırakmıştır. Bağlama ise her Türk boyunda değişik adlarla anılır.
- Âşık şiirinin en önemli özelliği belki de şiirlerin doğaçlama olarak söylenmesidir. Bu sebepledir ki bazı şiirlerin ahenk unsurlarının tam olmadığı görülür.
- Âşık şiirlerinin temsilcileri gezgin kişilerdir. Bu sebeple doğdukları yerde pek kalmamışlar sanatlarını icra edebilmek için köyleri, kasabaları, ilçeleri, şehirleri, hatta ülkeleri gezmişlerdir.
- Âşık şiirinin temsilcileri sadece saz çalıp şiir söylemeyle kalmamış düğünlere ve kahvelere giderek, eski meddahların icra ettikleri kısa ve uzun hikayeleri halka anlatıp onların eğlenmesini sağlamışlardır.
Kaynakça: Açıköğretim Kaynakları.
Merhaba, sayfanızı takip etmeye yeni başladım ancak henüz bir kaç yazınız dışında detaylı olarak inceleme fırsatım olmadı. Bu da benim ayıbım olsun; fakat paylaşımlarınızdan gördüğüm kadarıyla tasavvufi halk edebiyatı hakkında genel kültür düzeyinde fakat ansikopedik bir arşiv yapmaya çalışıyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında, Blog sayfanız bu konuyu merak edenler tarafından detaylı olarak incelenmesi gerekli olan bir sayfa olmuş ve tabii ki emeğiniz de gerçekten dikkate değer bir emek olmuş. Tebrik ederim. Kaleminize sağlık…
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim sağ olun
BeğenBeğen