KARACA OĞLAN

Karaca Oğlan’ın doğum ve ölüm tarihleri hakkında net bilgi olmamakla birlikte bazı araştırmacıların yapmış olduğu farklı yöntemlerle bu tarihleri belirlemişlerdir. Araştırmacılara göre doğum tarihi 1015 (1606), 1045 (1636) yıllarını uygun bulurken vefat tarihi için de 1090 (1679),1100(1689) yıllarını uygun bulmuşlardır.

Karaca Oğlan’ın asıl adı konusunda farklı görüşler bulunur ; Mehmet, Hasan, Halil ve Smayıl(İsmail) gibi adları vardır. Şairimiz kabul gören görüşe göre Adana’nın Feke ilçesinin Göğceli köyündendir. Başka il,ilçe ve köylerimizde Karaca Oğlan’a sahip çıkmaktadır. Bunlar arasında Osmaniye-Bahçe-Farsak, Mersin- Mut-Çukur(yeni adı Karaca Oğlan), Osmaniye- Kadirli-Yusuf İzettin( Binboğa), Karaman-Ermenek, Aksaray-Kargın, Kilis-Musabeyli, Gaziantep-Nizip ayrıca bu konuda Azerbaycan, Türkmenistan ve Balkanlarında Karaca Oğlan’a sahip çıktığı unutulmamalıdır.

Şairimizin mezarı Yunus Emre gibi ülkemizin değişik bölgelerine bağlanmaktadır: Karaman-Başdere, Yozgat-sorgun, Mersin- Mut, Osmaniye-Düziçi- Düldül Dağı, Kahramanmaraş-Gazel Yaylası, Erzurum-Oltu-Zemzem Dağı, Mersin-Tarsus, Osmaniye-Bahçe- Hodu Yaylası.

Araştırmacılar birden fazla Karaca Oğlan olduğunu bu sebepten dolayı da aynı mahlaslı Karaca Oğlanlarla karışmış olabileceğini belirtmektedirler. Diğerlerini de şu şekilde belirtecek olursak:

Bu yüzyılın Karaca Oğlan’ı ayrıca Güneyli Karaca Oğlan ve Çukurovalı Karaca Oğlan diye de bilinir. Aşığımızla ilgili belli başlı belgeler bulunmaktadır. Bu belgelerin başında 1610 Polonya doğumlu Albert Bobowski’nin 1650 yılında yazdığı Mecmûâ-i Saz ü Söz adlı eserinden gelmektedir. Sonraları Ali Ufkî adını alacak olan Bobobwski Karaca Oğlan’ın iki şiirine ve onların notalarına yer verir.

“Meded Allah’ı seversen

Gel imdi dilber gel imdi

Hasretinden ciğerciğim

Delindi dilber delindi”(Sakaoğlu 2004:872)

Latifi tezkiresinde yer alan “Kar’oğlan türküsün şâir sözünden” şeklindeki bir mısradan hareket edenler bu söyleyişi XVII. yüzyılın Karca Oğlan’ına bağlamaya çalışırlar. Oysa anılan tezkire 1546 yılında yazılmıştır. Bazı araştırmacılar Âşık Ömer’in şairnâmesinde yer alan dörtlükten hareket ederek oradaki Karaca Oğlan’ı Ömer’i çağdaşı olarak gösterirler. Oysa Karaca Oğlan’ın arasında yer aldığı âşıkların tamamı XVI. yüzyıl âşıklarıdır. Âşık Ömer, adını andığı âşığın “eski mesel”ve “ozan”olduğunu vurgular.

“Öksüz âşık deyişleri aseldir

Karac’oğlan ise eski meseldir

Ezgisi çağrılur keyfe keseldir

Biz şair saymayız öyle ozanı”

Bu yapılan açıklamalardan sonra Karaca Oğlan’ın adının geçtiği her belgeye bağlanarak farklı yüzyıllara alınması yerine belgenin yüzyılına göre farklı yüzyılların âşığı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Kaynakça: Açıköğretim Kaynakları

Edebigünlüklerim tarafından yayımlandı

Bu sayfayı yazarlarımızın hayatından kısaca bahsetmek ve onları taniyabilmek adına düzenlenmekte olup arada deneme yazıları da yayınlamak için kullanıyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: