Bursalı İsmaîl Hakkı’nın gerçek adı İsmâil olup İstanbul’dan Aydos’a gelip yerleşen Mustafa Efendi’nin oğludur. Bursa Tuzpazarı civarında bir tekke yaptırması ve oraya yerleşmiş olması dolayısıyla Bursalı adıyla tanınmıştır. Küçük yaşta babasıyla Osman Fazlı Efendi’nin sohbet ve zikirlerine katılan Bursalı İsmâil Hakkı yedi yaşında tahsile başlamıştır.
- Bursalı İsmâil Hakkı, hoca Şeyh Abdulbâki ile birlikte Edirne’ye giderek ondan din ve fen bilgileri dersi alır. Burada ‘icâzetnâme’yi aldıktan sonra İstanbul’a gelip hocası Atpazarı’ndaki Şeyh Osman Efendi’nin dergahına yerleşir.
- Kısa zamanda manevî kemale yükselir ve irşad için Bursa’ya bir müddet sonra ise Üsküp’e gönderilir. Orada bir zaviye yaptırır ve irşada başlar.
- İsmâil Efendi, on sene Üsküp’te kalıp hocasının manevî işaretiyle 1685 tarihinde Bursa’ya geri döner. Hocasının Magosa’ya gittiğini duyan İsmâil Efendi Magosa’ya gider ve hocasının vefatından sonra ise Konya, Seydişehir, Söğüt, İznik ve İstanbul güzergâhı ile Bursa’ya gelir. Bu yolculuk esnasında Sadreddin-i Konevî, Mevlâna ve Eşref- Zâde Abdullah Rûmî gibi önemli büyüklerin kabirlerini ziyaret eden İsmâil Hakkı Efendi, Sultan II.Mustafa’nın daveti üzerine Edirne’ye gider. İsmâil Efendi burada Viyana seferi sırasında cihadın sevabını ve büyüklüğünü anlatıp askeri coşturur.
- Daha sonra Bursa’ya geri dönerek orada dergâh, mescit ve çilehane odalarından oluşan bir külliye yaptırır ve adını da Câmi-i Muhammedî koyar.
- İsmâil Efendi, bir şair olmaktan çok kendisi büyük bir mutasavvıftır. Eserlerinde ise daha çok tasavvufun asıl temel unsuru olan Vahdet-i vücûd düşüncesini sade bir şekilde açıklar.
- O manzumelerinde süslü bir sanat göstermekten çok tasavvufî düşünceyi düzgün bir şekilde ifade etme gayesi gözlemiştir.
- İsmâil Efendi’nin 60 kadar Türkçe, diğerleri Arapça bir kısmı ise Farsça olmak üzere yüzden fazla eseri bulunmaktadır. O zamanda Arapçanın medrese dili olması üzerine eserlerinin bir kısmını Türkçe olarak yazması sade bir dile dikkat ettiğini gösterir. Belli başlı eserleri ise şu şekilde açıklanabilir:
- Rûhu’l-Mesnevî, Tefsir-i Rûhu’l-Beyân, Şerh-i Hadis-i Erbain, Şerh-i Bostan, Şerh-i Muhammediye, Kitabü’l- Necat ve Divânı vardır.
Vahdet-i Vücûd: (varlık birliği) yaratanla yaratılanın tek ve ‘bir’ olduğunu savunan görüş.
Kaynakça: Açıköğretim Kaynakları