Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu bu zamanda Dinî ve Tasavvufî Türk Edebiyatı yepyeni eserlerle zenginleştirilmiştir. Tekke ve zaviyelerin de kapatılmış olmasına rağmen bazı yazar ve şairlerimiz önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.
Bu şairlerimiz; Mihrabî, Edip Harabî, Mehmet Nuri, Âşık Molla Rahim, Yozgatlı Hüzni, Derûni, Zeynel Usul Baba, Sıtkı, Ferid Kam, Ahmed Hamdi Akseki, Ahmed Nâim, Yahya Kemal, Kemal Edip Kürkçüoğlu gibi şairlerimizdir. Yani Kısacası Dinî ve Tasavvufi Türk Edebiyatını belli bir zaman ve bölgeyle sınırlandırmak kesinlikle doğru değildir. İslam öncesi ve sonrasını günümüze kadar getirebilen Orta Asya, Anadolu, Avrupa, Balkanlar Afrika gibi bölgelerde yazıya aktarılmış eserlerin tamamını kapsamaktadır. Dinî ve Tasavvufî Türk Edebiyatı şairleri, dileklerini, ilâhî heyecanlarını, arzularını hep tasavvufî aşk ile söylemişlerdir. Tekke şairlerinin eserlerinde ‘fikrî unsur’ ile ‘dini aşk’ın ön planda olduğu ve sadece bir zümreyi değil tüm halkı Türk toplumunda birleştirici ve bütünleştirici bir rol aldıkları görülür.
Konu olarak dinî, milli ve beşerî alanında yazılan eserleri Türk toplumu daha rahat bir şekilde anlamış ve özümsemiştir. Bu sebeple Dinî ve Tasavvufî Türk Edebiyatı sairleri bütünleştiriciliği ve birleştiriciliği her zaman göz önünde bulundurmuştur. Yani kısacası devlet başkanına da çobana da aynı içerik, aynı dil, aynı kültür ile hitap edilerek onlar arasındaki anlayış ve hoşgörüyü geliştirmişledir.
Kaynakça: Açıköğretim Kaynakları
Emeğinize sağlık
BeğenLiked by 1 kişi
teşşekürler
BeğenBeğen